Hazine ve Maliye Bakanlığı, gündemde olan vergi affı iddialarına yönelik resmi bir açıklama yaparak konuya açıklık getirdi. Vatandaşların ve mükelleflerin sıklıkla sorduğu 'Vergi affı gelecek mi?' sorusu, bakanlığın açıklamasıyla netlik kazandı.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, şu an için bir vergi affı veya yapılandırma çalışması bulunmadığı belirtildi. Bu açıklama, özellikle borçlarını yapılandırmak veya vergi affından yararlanmak isteyen vatandaşlar için önemli bir bilgi niteliği taşıyor.

Bakanlığın açıklamasında öne çıkan noktalar:

• Şu anda bir vergi affı veya yapılandırma çalışması yapılmamaktadır.
• Mükelleflerin vergi yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeleri önemlidir.
• Vergi affı beklentisi içinde olan vatandaşların, mevcut yasal düzenlemelere uygun hareket etmeleri gerekmektedir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın bu açıklaması, vergi affı beklentisi olan kişi ve kurumlar için önemli bir bilgilendirme niteliği taşıyor. Mükelleflerin, vergi ödeme yükümlülüklerini aksatmamaları ve mevcut yasal düzenlemelere uygun hareket etmeleri önem arz ediyor.

Açıklamada ayrıca, bakanlığın ekonomik gelişmeleri ve mükelleflerin durumunu yakından takip ettiği, gerektiği takdirde uygun düzenlemelerin yapılabileceği de ifade edildi. Ancak şu an için somut bir vergi affı veya yapılandırma planı bulunmadığı vurgulandı.

İstanbul'da görevli iki polis memurunun, devriye görevi sırasında bir parkta ilişkiye girerken yakalandığı iddiası gündeme geldi. İddiaya göre, polis memurları A.A. ve Ö.G., Beylikdüzü'nde bir parkta, devriye görevi esnasında bir araç içinde ilişkiye girerken vatandaşlar tarafından görüldü.

Vatandaşların durumu bildirmesi üzerine olay yerine gelen diğer polis ekipleri, A.A. ve Ö.G.'yi suçüstü yakaladı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, polis memurlarının görev yerleri değiştirildi.

Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, olayın sosyal medyada hızla yayılmasıyla birlikte büyük yankı uyandırdı. Vatandaşlar, polis memurlarının bu tür davranışlarının kabul edilemez olduğunu ve gerekli cezaların verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Soruşturmanın selameti açısından detaylı bilgi verilmezken, olayın tüm boyutlarıyla araştırıldığı ve gerekli adımların atılacağı öğrenildi.

Olayın ardından şu sorular gündeme geldi:

• Polis memurları hakkında hangi disiplin cezaları uygulanacak?
• Olayla ilgili adli soruşturma başlatılacak mı?
• Bu tür olayların önlenmesi için ne gibi tedbirler alınacak?

Eski ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve İran arasındaki son gelişmelerle ilgili olarak kısa süre içinde bir görüşme yapacağını duyurdu. Trump, İran konusundaki nihai kararını henüz vermediğini belirtti.

Trump, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “İsrail ile İran arasındaki durum hakkında bu akşam brifing alacağım. Sanırım bir saat içinde olacak” ifadelerini kullandı. Ayrıca, “İran konusunda henüz kararımı vermedim” şeklinde konuştu. Bu açıklamalar, Trump'ın olası bir ABD müdahalesi veya tutumu konusunda henüz net bir pozisyon belirlemediğini gösteriyor.

İsrail-İran gerilimi, son dönemde artan karşılıklı tehditler ve eylemlerle tırmanışa geçmiş durumda. Özellikle İran'ın nükleer programı ve bölgedeki vekil güçleri aracılığıyla yürüttüğü faaliyetler, İsrail ve ABD tarafından yakından takip ediliyor. Trump'ın bu konudaki açıklamaları, uluslararası kamuoyunda merakla bekleniyor. Trump'ın alacağı brifing ve sonrasındaki tutumu, bölgedeki dengeleri önemli ölçüde etkileyebilir.

Trump'ın İran konusundaki kararını henüz vermemiş olması, farklı senaryoların masada olduğunu gösteriyor. Bu senaryolar arasında diplomatik çözüm arayışları, ekonomik yaptırımların artırılması veya askeri müdahale gibi seçenekler bulunuyor. Trump'ın açıklamaları, ABD'nin bölgedeki gelişmelerle ilgili aktif bir rol oynamaya devam edeceğini işaret ediyor.

Sonuç olarak, Trump'ın İsrail-İran durumuyla ilgili yapacağı görüşme ve İran konusundaki nihai kararı, bölgedeki gerginliğin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Uluslararası toplum, Trump'ın bu konudaki adımlarını yakından izlemeye devam edecektir.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, bazı basın yayın organlarında yer alan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından tahsis edilen bir aracın bir şahsın emrine verildiği yönündeki iddialara ilişkin açıklama yaptı. Merkez, söz konusu aracın bir şahsın değil, doğrudan İstanbul Adliyesi'nin emrine tahsis edildiğini belirtti.

Açıklamada, “Bahse konu araç, İBB tarafından herhangi bir şahsın değil, İstanbul Adliyesi’nin kullanımına tahsis edilmiştir. Adli hizmetlerin yürütülmesinde kullanılmak üzere verilen bu destek, kamuoyunu yanıltıcı şekilde farklı mecralara çekilmektedir” ifadelerine yer verildi.

Merkez, bu türden dezenformasyon girişimlerine karşı kamuoyunu dikkatli olmaya davet ederken, doğru ve güvenilir bilginin yayılması için çalışmalarına devam edeceğini vurguladı.

İddiaların kaynağı ve amacı hakkında detaylı bir bilgi verilmezken, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin açıklamasıyla konunun netliğe kavuşturulması hedefleniyor.

Özetle: İBB tarafından tahsis edilen araç, bir bireyin özel kullanımına değil, İstanbul Adliyesi'nin resmi hizmetlerinde kullanılmak üzere verilmiştir.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında Espressolab ile ilgili gündeme gelen iddialara açıklık getirdi. Özel, Espressolab yönetiminin kendisiyle iletişime geçerek özür dilediğini ve yaşananlardan dolayı af talebinde bulunduğunu belirtti.

Özel, konuya ilişkin olarak "Bu şirket geldi bizi affedin dedi. Ben başlatmadım ben bitiremem dedim" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Espressolab'ın geçmişte CHP ile yaşadığı sorunlar ve bu sorunların çözümü için yapılan girişimlere işaret ediyor.

Özgür Özel'in açıklamaları, CHP'nin ve kendisinin bu konudaki duruşunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Şirketin özür dilemesi ve af talebinde bulunması, meselenin kapanması yönünde bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak Özel'in "Ben başlatmadım ben bitiremem" sözleri, konunun hala tam olarak kapanmadığı ve geçmişte yaşananların izlerinin sürdüğü şeklinde yorumlanabilir.

Olayın detaylarına bakıldığında, Espressolab'ın geçmişte CHP ile bazı anlaşmazlıklar yaşadığı ve bu durumun kamuoyuna yansıdığı görülüyor. Şirketin özür dilemesi ve af istemesi, bu anlaşmazlıkların giderilmesine yönelik bir çaba olarak değerlendirilebilir.

Özel'in açıklamaları, siyaset ve iş dünyası arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını ve hassasiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir yandan siyasi partilerin ve liderlerin ticari konulara müdahil olmaması gerektiği düşüncesi hakimken, diğer yandan şirketlerin siyasi arenadaki gelişmelerden etkilenmesi ve bu duruma göre pozisyon alması da kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Eski hakim Akın Gürlek'in avukatı, müvekkili hakkında ortaya atılan ev, araba ve yat sahibi olduğuna dair iddialara ilişkin bir açıklama yaptı. Avukat, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik olduğunu belirtti.

Açıklamada, Akın Gürlek'in mal varlığının yasal sınırlar içerisinde olduğu ve herhangi bir usulsüzlüğün bulunmadığı vurgulandı. Avukat, iddiaların kaynağının belirsiz olduğunu ve müvekkilinin itibarını zedelemeyi amaçladığını ifade etti.

Avukatın açıklamasına göre, Akın Gürlek'in sahip olduğu mal varlığı, geçmişteki hakimlik görevi ve ailevi birikimleri ile uyumlu. Ayrıca, mal varlığının edinilme süreçlerinin şeffaf ve denetlenebilir olduğu belirtildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

• Müvekkilimiz Akın Gürlek hakkında çıkan mal varlığı iddiaları asılsızdır.
• Söz konusu iddialar, müvekkilimizin itibarını zedelemeye yöneliktir.
• Müvekkilimizin mal varlığı yasal sınırlar içerisindedir ve herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır.

Avukat, iddiaların yayılmasına neden olan kişi veya kişiler hakkında yasal yollara başvuracaklarını da sözlerine ekledi. Amaçlarının, müvekkillerinin itibarını korumak ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek olduğunu belirtti.

Son olarak, avukat, Akın Gürlek'in yargı sürecindeki kararları ve mesleki kariyeri hakkında yapılan yorumların da gerçeği yansıtmadığını ve bu konuda da gerekli hukuki adımların atılacağını ifade etti.

ABD Merkez Bankası (FED), politika faizini beklentiler dahilinde değiştirmeyerek %5,25 - %5,50 aralığında sabit tuttu. Bu karar, FED'in enflasyonla mücadele ve ekonomik büyüme arasındaki dengeyi gözetme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.

FED'in Karar Gerekçeleri:

FED, faiz oranlarını sabit tutma kararını alırken, enflasyonun hala hedefin üzerinde seyretmesini ve iş gücü piyasasının güçlü kalmaya devam etmesini dikkate aldı. Banka, önümüzdeki dönemde ekonomik verileri yakından izleyerek para politikasını şekillendireceğini belirtti.

Piyasalara Etkisi:

FED'in faiz kararının ardından piyasalarda ilk tepkiler sınırlı oldu. Dolar endeksi hafif yükselirken, ABD tahvil getirileri yatay seyretti. Analistler, FED'in açıklamalarının piyasalar üzerindeki etkisinin önümüzdeki günlerde daha net görüleceğini belirtiyor.

FED'in Gelecek Adımları:

FED'in gelecek aylarda faiz politikası konusunda nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini koruyor. Enflasyon verileri, iş gücü piyasası göstergeleri ve ekonomik büyüme hızı, FED'in kararlarında etkili olacak. Bazı analistler, enflasyonun düşmeye devam etmesi halinde FED'in yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlayabileceğini öngörüyor.

Özetle:

• FED, politika faizini %5,25 - %5,50 aralığında sabit tuttu.
• Karar, enflasyon ve iş gücü piyasası dikkate alınarak alındı.
• Piyasaların ilk tepkisi sınırlı oldu.
• FED'in gelecek adımları ekonomik verilere bağlı olacak.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrailli bir bakanın açıklamalarına yönelik sert bir tepki gösterdi. Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İsrailli bakanın sözlerini şiddetle kınadığını belirtti.

Çelik, “İsrailli bir bakanın Filistinlilere yönelik nefret söylemi içeren açıklamalarını şiddetle kınıyoruz. Bu tür açıklamalar, bölgedeki gerginliği tırmandırmaktan başka bir işe yaramaz” ifadelerini kullandı. İsrail hükümetinin bu tür söylemlere karşı net bir tavır alması gerektiğini vurgulayan Çelik, uluslararası toplumu da bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.

Açıklamasında, Filistin halkının haklı davasının her zaman yanında olduklarını belirten Çelik, “Filistin halkının meşru haklarını savunmaya devam edeceğiz. İsrail hükümetinin, Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerine son vermesi ve uluslararası hukuka uygun davranması gerekmektedir” dedi.

Çelik, Türkiye'nin bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için her türlü çabayı göstermeye devam edeceğini de sözlerine ekledi. İsrail-Filistin meselesinin çözümü için adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasının önemine dikkat çekti.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in bu açıklaması, Türkiye'nin Filistin davasına verdiği önemi ve İsrail'in politikalarına yönelik eleştirel tutumunu bir kez daha ortaya koydu.

Asya ülkeleri, İsrail ve İran arasındaki yükselen tansiyon sebebiyle vatandaşlarını tahliye etme kararı alarak harekete geçti. Bölgedeki güvenlik endişeleri artarken, ülkeler vatandaşlarının güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli önlemler alıyor.

Hindistan: Hindistan, vatandaşlarına İsrail ve İran'a seyahat etmemeleri konusunda uyarıda bulundu. Bölgede bulunan Hindistan vatandaşlarına ise yerel makamlarla iletişim halinde olmaları ve güvenlik protokollerine uymaları tavsiye edildi.

Çin: Çin Dışişleri Bakanlığı, bölgedeki durumu yakından takip ettiklerini ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri aldıklarını açıkladı. Çinli yetkililer, İsrail ve İran'daki vatandaşlarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını ve tahliye planlarının hazır olduğunu belirtti.

Japonya: Japonya hükümeti, İsrail ve İran'daki vatandaşlarına yönelik seyahat uyarısını en üst düzeye çıkardı. Bölgede bulunan Japon vatandaşlarına tahliye çağrısı yapıldı ve tahliye operasyonları için hazırlıklar başlatıldı.

Güney Kore: Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, İsrail ve İran'daki vatandaşlarının güvenliği için acil durum planlarını devreye soktu. Bölgedeki Güney Kore vatandaşlarına seyahatlerini ertelemeleri veya iptal etmeleri önerildi ve tahliye seçenekleri değerlendiriliyor.

Filipinler: Filipinler hükümeti, İsrail ve İran'daki Filipinli işçilerin ve diğer vatandaşlarının tahliyesi için hazırlık yapıyor. Filipinli yetkililer, tahliye operasyonlarının koordinasyonu için bölgedeki büyükelçilikleri ile işbirliği içinde olduklarını bildirdi.

Bu gelişmeler, bölgedeki gerginliğin tırmanmasıyla birlikte uluslararası toplumun da alarma geçtiğini gösteriyor. Asya ülkelerinin vatandaşlarını tahliye etme kararı, bölgedeki durumun ciddiyetini ve potansiyel riskleri gözler önüne seriyor.