Yeni bir araştırmaya göre, son 35 yıldaki küresel ısınmanın üçte ikisinden en zengin yüzde 10'luk kesim sorumlu. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadelede gelir eşitsizliğinin rolünü vurguluyor.

Son 35 yılda meydana gelen küresel ısınmanın üçte ikisinden en zengin yüzde 10'luk kesimin sorumlu olduğu belirtiliyor. World Inequality Lab tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 1990 ile 2019 yılları arasındaki bu eşitsizlik, iklim değişikliğiyle mücadelede gelir dağılımının önemini ortaya koyuyor.
Araştırma, en yoksul yüzde 50'lik kesimin küresel ısınmaya katkısının yalnızca yüzde 16 olduğunu gösteriyor. Bu durum, iklim değişikliğinin etkilerinin en çok yoksul kesimleri etkilediği gerçeğiyle birleştiğinde, adaletsiz bir tablo ortaya çıkarıyor.
Rapor, gelir eşitsizliğinin azaltılmasının ve daha sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarının teşvik edilmesinin, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor. Ayrıca, zengin ülkelerin ve bireylerin, sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda daha büyük bir sorumluluk üstlenmesi gerektiği belirtiliyor.
Araştırmacılar, iklim politikalarının yalnızca teknik çözümlere odaklanmak yerine, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri de dikkate alması gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, karbon vergisi gibi uygulamaların, düşük gelirli gruplar üzerindeki etkilerini hafifletecek şekilde tasarlanması gerektiği ifade ediliyor.
Sonuç olarak, küresel ısınmanın sorumluluğunun adil bir şekilde dağıtılması ve iklim politikalarının sosyal adaleti gözetmesi, sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olarak görülüyor.