Yeni bir araştırma, 1990 ile 2015 yılları arasındaki küresel ısınmanın üçte ikisinden en zengin yüzde 10'luk kesimin sorumlu olduğunu ortaya koydu.

Yeni yayımlanan bir araştırma, 1990 ile 2015 yılları arasındaki küresel ısınmanın yaklaşık üçte ikisinden, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'luk diliminin sorumlu olduğunu gösteriyor. Bu durum, iklim değişikliğinin eşitsiz etkilerini ve sorumluluklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Çalışma, bu dönemdeki emisyon artışlarının büyük bir bölümünün, lüks tüketim ve yüksek karbon ayak izine sahip yaşam tarzlarından kaynaklandığını vurguluyor. En zengin kesimin, daha büyük evlerde yaşaması, daha sık seyahat etmesi ve daha fazla enerji tüketen ürünlere sahip olması, bu oranın yüksek olmasında etkili oluyor.
Araştırmacılar, iklim değişikliğiyle mücadelede daha adil bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini belirtiyor. Bu kapsamda, yüksek gelirli bireylerin ve şirketlerin karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı daha dirençli hale gelmelerine yardımcı olacak politikalara öncelik verilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Çalışmanın sonuçları, iklim politikalarının sadece teknik çözümlere odaklanmak yerine, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri de dikkate alması gerektiğini ortaya koyuyor. İklim değişikliğiyle mücadelede başarılı olmak için, tüm toplumun katılımını sağlayacak ve adil bir yük paylaşımını teşvik edecek çözümlerin geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
Araştırma, aynı zamanda, sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarının teşvik edilmesinin ve düşük karbonlu teknolojilere yatırım yapılmasının önemini de vurguluyor. Bu sayede, hem küresel ısınmanın etkileri azaltılabilir, hem de daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilebilir.