Konya'da ilginç bir olay yaşandı. Kimliği henüz belirlenemeyen kişi veya kişiler, park halindeki bir otobüsün camlarını kırarak olay yerinden uzaklaştı. Olay, gece saatlerinde merkez Karatay ilçesi Tatlıcak Mahallesi'nde meydana geldi.

Edinilen bilgilere göre, cadde üzerinde park halinde bulunan bir yolcu otobüsünün camları, henüz kimliği tespit edilemeyen kişi ya da kişiler tarafından kırıldı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri, otobüste ve çevresinde inceleme yaparak delil topladı.

Otobüsün camlarının neden kırıldığına dair henüz bir bilgiye ulaşılamazken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı. Olayın faillerinin yakalanması için çalışmalar sürüyor. Otobüs firması yetkilileri de olayla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı.

Rusya, Ukrayna'ya yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı. Ülke genelinde düzenlenen saldırılarda, son bilgilere göre 13 kişi hayatını kaybetti. Saldırılarda çok sayıda sivilin yaralandığı ve birçok binanın hasar gördüğü bildirildi.

Ukrayna yetkilileri, Rusya'nın saldırılarında güdümlü füzeler ve insansız hava araçlarının (İHA) kullanıldığını açıkladı. Hava savunma sistemlerinin bir kısmını imha ettiği belirtilirken, bazı hedeflerin vurulmasının engellenemediği ifade edildi.

Saldırıların hedefinde enerji altyapısı da bulunuyor. Birçok bölgede elektrik kesintileri yaşanırken, yetkililer enerji sistemini yeniden kurmak için çalışmaların sürdüğünü belirtti.

Ukrayna Devlet Başkanı, uluslararası topluma Rusya'ya karşı daha sert yaptırımlar uygulanması çağrısında bulundu. Ayrıca, hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi için destek istedi.

Rusya tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, daha önceki açıklamalarda askeri hedeflerin vurulduğu ve sivil kayıpların yaşanmaması için her türlü önlemin alındığı belirtilmişti.

Savaşın başından beri binlerce sivil hayatını kaybetti ve milyonlarca insan yerinden edildi. Uluslararası kuruluşlar, taraflara sivillerin korunması ve uluslararası hukuka uyulması çağrısında bulunmaya devam ediyor.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal niteliğinde bir karara imza atarak, boşanma davasında kocanın eşinin iş adresini dahi bilmemesini kusurlu davranış olarak kabul etti. Davacı kadın, eşinin kendisine karşı ilgisiz olduğunu, ailesiyle ilgilenmediğini ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek boşanma davası açmıştı. Yerel mahkeme, davayı kısmen kabul ederek tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmetmişti.

Ancak Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, kocanın eşinin iş adresini bilmemesi, eşine karşı ilgisizliğin ve aile birliğine gereken özenin gösterilmediğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi. Kararda, “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı kocanın eşinin iş adresini dahi bilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum, davalı kocanın eşine karşı ilgisiz davrandığını ve evlilik birliğinin gerektirdiği özeni göstermediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurlu olduğu kabul edilmelidir” ifadelerine yer verildi.

Yargıtay'ın bu kararı, evlilik birliğinde eşlerin birbirlerine karşı göstermesi gereken ilgi ve özenin sınırlarını çizmesi açısından önem taşıyor. Karar, eşlerin birbirlerinin hayatlarına dair bilgi sahibi olmasının, evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde devamı için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Özetle:

• Yargıtay, boşanma davasında kocanın eşinin iş adresini bilmemesini kusurlu davranış olarak kabul etti.
• Davacı kadın, eşinin ilgisizliği, ailesiyle ilgilenmemesi ve evin ihtiyaçlarını karşılamaması nedeniyle boşanma davası açmıştı.
• Yargıtay, kocanın eşine karşı ilgisiz davrandığını ve evlilik birliğinin gerektirdiği özeni göstermediğini belirterek, kocayı daha kusurlu buldu.

Donald Trump yönetiminin, görevden ayrılmadan önce 'derin devleti temizleme' gerekçesiyle Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi'nde (NSC) görevli yaklaşık 100 yetkiliyi işten çıkardığı belirtildi. Bu kişilerin çoğunun, Trump'a sadık olmayan ve eski yönetimler tarafından atanmış bürokratlar olduğu iddia edildi.

İddiaya göre, işten çıkarmalar, Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. O'Brien'ın, NSC'yi 'derin devlet' unsurlarından temizlemek ve Trump'ın politikalarına daha uyumlu bir hale getirmek istediği belirtiliyor. İşten çıkarılanların yerlerine, Trump'a sadık ve onun politikalarını destekleyen kişilerin getirildiği ifade ediliyor.

Bu hamle, Trump yönetiminin son günlerinde tartışmalara yol açtı. Demokratlar ve bazı Cumhuriyetçiler, bu işten çıkarmaların siyasi amaçlı olduğunu ve ulusal güvenliği tehlikeye attığını savundu. Eleştirmenler, deneyimli ve uzman bürokratların görevden alınmasının, ABD'nin dış politika ve güvenlik çıkarlarına zarar vereceğini ileri sürdü.

Trump yönetimi ise, işten çıkarmaların gerekçesini 'yeniden yapılandırma' ve 'verimliliği artırma' olarak açıkladı. Yetkililer, NSC'nin daha etkin ve verimli çalışması için bu tür düzenlemelerin gerekli olduğunu savundu. Ayrıca, işten çıkarılanların yerine getirilen kişilerin de alanlarında uzman ve deneyimli olduğunu vurguladılar.

Görevden ayrılmadan önce yapılan bu hamle, Trump yönetiminin son icraatlarından biri olarak kayıtlara geçti. Bu durum, yeni Biden yönetiminin NSC'de nasıl bir politika izleyeceği ve bu değişiklikleri nasıl değerlendireceği merak konusu oldu.

Eski futbolcu ve teknik direktör Sergen Yalçın, TV100'de yayınlanan bir programda Victor Osimhen'in performansını değerlendirdi. Yalçın, Napoli'nin şampiyonluk yarışındaki performansına ve Osimhen'in bu performanstaki rolüne dair yorumlarda bulundu.

Yalçın, Osimhen'in yetenekli bir oyuncu olduğunu kabul etmekle birlikte, oyuncunun abartıldığı yönünde eleştirilerde bulundu. "Osimhen iyi oyuncu ama abartılıyor. Şampiyonlar Ligi'ni mi kazanacaksın?" şeklinde konuştu. Bu sözleriyle Osimhen'in performansının, takımın genel başarısıyla doğru orantılı olması gerektiğini vurguladı.

Yalçın ayrıca, Napoli'nin genel performansını değerlendirerek, takımın şampiyonluk şansını sorguladı. Osimhen'in bireysel yeteneğinin, Napoli'yi Şampiyonlar Ligi'nde zafere taşıyıp taşımayacağı konusundaki şüphelerini dile getirdi. Sergen Yalçın'ın bu açıklamaları, futbol kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Programda futbol gündemine dair farklı konulara da değinildi. Ancak, Sergen Yalçın'ın Osimhen hakkındaki yorumları, programın en çok konuşulan kısımlarından biri oldu.

Ticaret Bakanlığı, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli bazı ürünlerin Türkiye'ye ithalatında damping ve sübvansiyon iddiaları üzerine soruşturma açtı. Bakanlık tarafından yapılan duyuruda, söz konusu soruşturmanın Resmî Gazete'de yayımlandığı belirtildi.

İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde başlatılan soruşturma, belirli ürün gruplarını kapsıyor. Bu ürünlerin dampingli veya sübvansiyonlu bir şekilde ithal edilerek Türkiye'deki yerli üreticilere zarar verip vermediği incelenecek.

Bakanlık yetkilileri, soruşturma sürecinde ilgili tüm tarafların görüşlerini alacak ve gerekli incelemeleri yapacaklarını bildirdi. Soruşturma sonucunda, damping veya sübvansiyon tespit edilmesi halinde, ilgili ürünlere ek vergiler uygulanabilecek.

Bu soruşturma, Türkiye'nin yerli sanayisini koruma ve haksız rekabeti önleme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Ticaret Bakanlığı, benzer soruşturmaları daha önce de farklı ülkelerden yapılan ithalatlara karşı yürütmüştü.

Soruşturmanın detayları ve hangi ürün gruplarını kapsadığına dair bilgiler, Resmî Gazete'de yayımlanan tebliğde yer alıyor. İlgili sektör temsilcileri ve ithalatçılar, soruşturma sürecini yakından takip ediyor.

Soruşturma Kapsamındaki Olası Ürünler: Soruşturmanın hangi ürünleri kapsadığı henüz detaylı olarak açıklanmamış olmakla birlikte, genellikle demir-çelik ürünleri, tekstil ürünleri, elektronik eşyalar ve makine aksamları gibi sektörlerdeki ürünlerin soruşturma kapsamında olabileceği belirtiliyor.

Afrika kıtasındaki bazı kabilelerde, özellikle yetişkinlere yönelik çevrimiçi içeriklere erişimin yaygınlaşması sonucu, geleneksel değerlerin ve kültürel normların bozulduğu yönünde endişeler artıyor. Bu durum, bazı kabilelerde 'içerik isyanı' olarak adlandırılan protestolara ve tepkilere yol açmış durumda.

Kabile liderleri ve yaşlıları, özellikle genç nesillerin bu tür içeriklere maruz kalmasının, ahlaki değerleri zedelediğini ve toplumsal yapıyı olumsuz etkilediğini savunuyorlar. Bu endişeler, kabile geleneklerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda kaygıları da beraberinde getiriyor.

İçerik isyanının temel nedenleri arasında şunlar yer alıyor:

• Yetişkin içeriklere kolay erişim imkanı
• Geleneksel değerlerin ve ahlaki normların aşınması
• Genç nesillerin olumsuz etkilenmesi
• Toplumsal yapının bozulması endişesi

Bu isyanlar, genellikle yerel yönetimlere ve internet sağlayıcılarına yönelik talepleri içeriyor. Talepler arasında, yetişkin içeriklere erişimin kısıtlanması, filtreleme sistemlerinin uygulanması ve kültürel değerleri koruyucu önlemlerin alınması gibi konular bulunuyor. Bazı kabileler, kendi içlerinde de oto-kontrol mekanizmaları geliştirerek, bu tür içeriklerin yayılmasını engellemeye çalışıyorlar.

Bu durum, Afrika'daki diğer kabilelerde de benzer endişelerin yaşanmasına neden olabilir. Uzmanlar, kültürel değerlerin korunması ve modern teknolojinin getirdiği zorluklarla başa çıkılması konusunda daha kapsamlı çözümler üretilmesi gerektiğini vurguluyorlar.

Önümüzdeki dönemde, bu 'içerik isyanı'nın nasıl bir seyir izleyeceği ve kabilelerin bu konudaki mücadelelerinin ne gibi sonuçlar doğuracağı merakla bekleniyor.

Hollandalı binici Harrie Smolders, İstanbul'da düzenlenen engel atlama yarışmasını kazanarak büyük bir başarı elde etti. Volkswagen ana sponsorluğunda gerçekleşen ve 20-23 Haziran tarihleri arasında heyecan dolu anlara sahne olan yarışmada, Smolders birinci olarak dikkatleri üzerine çekti.

Türkiye Binicilik Federasyonu'nun düzenlediği bu önemli organizasyon, binicilik tutkunlarını bir araya getirdi. Yarışmanın son gününde düzenlenen final etabında, birçok başarılı at ve binici performans sergiledi. Ancak Harrie Smolders, atıyla birlikte gösterdiği uyum ve yetenek sayesinde rakiplerini geride bırakarak şampiyonluğa ulaştı.

Smolders'ın başarısı, hem Hollanda'da hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Binicilik camiası, Smolders'ı tebrik ederek gelecekteki yarışmalarda da başarılar diledi.

Yarışma boyunca birçok farklı kategoride mücadeleler yaşandı ve dereceye giren diğer biniciler de ödüllendirildi. Organizasyon, binicilik sporunun Türkiye'de daha da gelişmesine katkı sağladı.

Türkiye Binicilik Federasyonu yetkilileri, yarışmanın başarılı bir şekilde tamamlanmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, gelecek yıllarda da benzer organizasyonlara ev sahipliği yapmaya devam edeceklerini belirtti.

İstanbul'daki bu önemli etkinlik, binicilik sporunun yanı sıra şehrin tanıtımına da katkıda bulundu. Birçok yerli ve yabancı ziyaretçi, yarışmayı izlemek için İstanbul'a geldi.

Sena, eski eşi tarafından sistematik olarak şiddete maruz kalıyor ve hayatta kalma mücadelesi veriyor. Defalarca savcılığa başvurmasına rağmen, eski eşi hakkında uzaklaştırma kararı alınmasına rağmen, şiddet devam ediyor. Sena, yaşadığı bu durumun kadın cinayetlerine dönüşmesinden endişe ediyor ve yetkililerden yardım bekliyor.

Sena, eski eşiyle evliliği boyunca fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet gördüğünü ifade ediyor. Boşanma sürecinde ve sonrasında da şiddet devam etti. Eski eşinin kendisini sürekli tehdit ettiğini, takip ettiğini ve darp ettiğini belirtiyor. Sena, bu süreçte yaşadığı travmaları atlatmaya çalışırken, bir yandan da hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Sena'nın avukatı aracılığıyla yaptığı başvurular sonucunda, eski eşi hakkında uzaklaştırma kararları alındı. Ancak Sena, bu kararların yeterli olmadığını, eski eşinin kararlara rağmen kendisine yaklaşmaya ve şiddet uygulamaya devam ettiğini söylüyor.

Sena, yaşadığı korkuyu şu sözlerle dile getiriyor: "Ben kadın cinayeti olarak anılmak istemiyorum. Hayatta kalmak istiyorum. Yetkililerden yardım bekliyorum." Sena, sesini duyurmak ve diğer kadınların da aynı durumu yaşamaması için mücadele ediyor.

Sena'nın yaşadığı bu olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin ne kadar yaygın ve ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için daha etkili önlemler alınması ve şiddet mağdurlarına daha fazla destek verilmesi gerekiyor.

• Sena, eski eşinden sürekli şiddet görüyor.
• Uzaklaştırma kararlarına rağmen şiddet devam ediyor.
• Sena, kadın cinayeti olarak anılmak istemiyor.
• Yetkililerden yardım bekliyor.