Oyuncu Wilma Elles ve avukat Mehmet Şah Çelik, evlendi. İki yıl önce nişanlanan çift, Almanya'da gerçekleşen bir törenle dünyaevine girdi. Elles'in ailesi de bu mutlu günde çifti yalnız bırakmadı.

Wilma Elles, 2011-2013 yılları arasında yayınlanan 'Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisinde canlandırdığı Caroline karakteriyle Türkiye'de tanınmıştı. Mehmet Şah Çelik ile olan ilişkisi de kamuoyunun yakından takip ettiği bir konu olmuştu. Çift, inişli çıkışlı bir ilişki yaşamış ve iki yıl önce gözyaşları içinde nişanlanmıştı.

Nikah töreni Almanya'da gerçekleşti. Törene çiftin yakın aileleri ve arkadaşları katıldı. Wilma Elles'in gelinliği ve Mehmet Şah Çelik'in damatlığı büyük beğeni topladı. Çift, tören boyunca mutluluklarını gizleyemedi.

Wilma Elles Kimdir?

• Wilma Elles, 18 Ekim 1986 tarihinde Almanya'da doğdu.
• Köln Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Tiyatro okudu.
• 2010 yılında Türkiye'ye geldi ve 'Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisinde Caroline karakterini canlandırdı.
• Birçok Türk dizisi ve filminde rol aldı.

Mehmet Şah Çelik Kimdir?

• Mehmet Şah Çelik, avukattır.
• Wilma Elles ile olan ilişkisiyle tanınmaktadır.

Ünlü bir oyuncu, bir zamanlar boşanma sürecinde eski eşine yüklü miktarda nafaka ödememek için büyük çaba göstermişti. O dönemde mal varlığını korumak adına çeşitli yöntemlere başvuran oyuncu, şimdi ise farklı bir sorunla karşı karşıya. Son dönemlerde üstlendiği projelerin başarısız olması ve beklenen ilgiyi görmemesi nedeniyle maddi açıdan zor günler geçirdiği belirtiliyor.

Oyuncunun, boşanma sırasında eski eşine para vermemek için gösterdiği çabanın aksine, şimdi projelerinin batması sonucu milyonlarca lirayı kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu iddia ediliyor. Maddi sıkıntıların üstesinden gelmek için çeşitli çözüm yolları aradığı, ancak şu ana kadar somut bir sonuç alamadığı konuşuluyor.

Özellikle son dönemde yapımcılığını üstlendiği bir dizi projesinin reytinglerde istenilen başarıyı yakalayamaması ve erken final yapması, oyuncunun finansal durumunu olumsuz etkiledi. Ayrıca, reklam anlaşmalarından elde ettiği gelirlerde de düşüş yaşandığı ifade ediliyor.

Oyuncunun yakın çevresinden edinilen bilgilere göre, mali krizi aşmak için bazı gayrimenkullerini satışa çıkarma hazırlığında olduğu, ancak piyasadaki belirsizlik nedeniyle alıcı bulmakta zorlandığı belirtiliyor. Bu durumun, oyuncunun üzerindeki baskıyı daha da artırdığı ve geleceğiyle ilgili endişelenmesine neden olduğu ifade ediliyor.

Oyuncunun bu zorlu süreçte nasıl bir yol izleyeceği ve mali sorunların üstesinden gelip gelemeyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.

90'lı yılların popüler dizilerinden birinde canlandırdığı karakterle hafızalara kazınan oyuncu, özellikle kırmızı mayolu sahnesiyle büyük beğeni toplamıştı. Ancak bu sahne, oyuncunun aşk hayatında beklenmedik bir dönemeç yarattı.

Dizinin yayınlandığı dönemde büyük ilgi gören oyuncu, o dönemde birlikte olduğu sevgilisinin, kırmızı mayolu sahnenin ardından kıskançlık krizlerine girdiğini ve bu durumun ilişkilerini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Oyuncu, sevgilisinin sürekli olarak sahneyle ilgili sorular sorduğunu ve kendisine olan güveninin azaldığını ifade ediyor. Bu durum, zamanla çift arasında büyük tartışmalara neden olmuş ve sonunda ayrılıkla sonuçlanmış.

Oyuncu, yıllar sonra yaptığı açıklamada, o dönemde yaşadığı bu durumun kendisini derinden etkilediğini ve şöhretin getirdiği zorluklarla başa çıkmakta zorlandığını dile getirdi. İkonik sahnenin kariyerinde önemli bir yere sahip olduğunu, ancak özel hayatında yarattığı olumsuz etkilerin de unutulmaz bir anı olarak kaldığını söyledi.

Oyuncu, o dönemde yaşadığı zorlukların ardından, özel hayatını daha gözlerden uzak yaşamaya karar verdiğini ve bu kararın kendisi için en doğrusu olduğunu vurguladı. Şimdilerde sakin bir hayat süren oyuncu, zaman zaman televizyon projelerinde yer almaya devam ediyor.

Unutulmaz kırmızı mayo sahnesi, Türk televizyon tarihine damga vurmuş ve oyuncunun kariyerinde önemli bir kilometre taşı olmuştu. Ancak bu sahne, aynı zamanda oyuncunun aşk hayatında beklenmedik bir sınavdan geçmesine neden olmuştu.

Ünlü şarkıcı, karıştığı bir dizi olay nedeniyle gündeme geldi. Şiddet ve taciz iddialarıyla suçlanan şarkıcının, bir kadını balkondan sarkıttığı iddiası, yargı sürecini daha da karmaşık hale getirdi. Olay, şarkıcının daha önceki suç geçmişi de göz önüne alındığında büyük yankı uyandırdı.

Mahkeme salonunda gergin anlar yaşandı. Şarkıcının avukatları, iddiaları reddederken, mağdur tarafın avukatları ise şarkıcının en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Duruşma sırasında tanıkların ifadeleri ve sunulan deliller, olayın detaylarını aydınlatmaya çalıştı.

Şarkıcının geçmişte de benzer suçlamalarla karşı karşıya kaldığı ve bu durumun mahkeme tarafından dikkate alındığı belirtildi. Şarkıcının suçlu bulunması halinde uzun yıllar hapis cezası alabileceği konuşuluyor.

Olayın kamuoyunda geniş yankı bulması, şarkıcının hayranları arasında da büyük bir tartışma yarattı. Bazı hayranları şarkıcıya destek verirken, diğerleri ise şiddet ve taciz iddialarına tepki gösterdi.

Mahkeme sürecinin devam ettiği ve önümüzdeki günlerde yeni duruşmaların yapılacağı öğrenildi. Kararın, hem şarkıcının kariyeri hem de benzer suçlara karışan diğer kişiler için emsal teşkil edebileceği belirtiliyor.

Özetle: Ünlü şarkıcı, şiddet, taciz ve bir kadını balkondan sarkıtma suçlamalarıyla yargılanıyor. Mahkeme süreci devam ediyor ve şarkıcının hapis cezası alması olası.

Bakırköy 49. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2023/356 Esas sayılı dosyasında, sanık Müslüm Akdemir hakkında Hırsızlık suçundan açılan kamu davasında, tüm aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.

Mahkeme, sanık Müslüm Akdemir'e yönelik olarak, duruşma günü olan 18/04/2024 tarihinde saat 09:40'da Bakırköy Adliyesi 6. Katta bulunan 49. Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunması gerektiği, aksi takdirde CMK'nın 247. maddesi gereğince hakkında yakalama kararı çıkarılacağı hususunda tebligat yapılmasına karar vermiştir.

İlan metninde ayrıca, ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılacağı belirtilmektedir. Bu ilan, sanığın savunma hakkını kullanabilmesi ve yargılamanın usulüne uygun bir şekilde yürütülebilmesi için yapılmaktadır.

Brüksel hükümeti, 2025 Eurovision Şarkı Yarışması'na ev sahipliği yapmaya aday olan sanatçılara getirilen katı sınırlamalardan duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi. Belçika'nın Flaman bölgesindeki yetkililer, Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) koyduğu kuralların, sanatçıların ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve yaratıcılıklarını engellediğini savunuyor.

Brüksel Kültür Bakanı, yaptığı açıklamada, Eurovision'un bir kutlama ve ifade platformu olması gerektiğini, ancak mevcut sınırlamaların bu amacı baltaladığını belirtti. Sanatçıların siyasi veya sosyal mesajlar vermesinin engellenmesi, birçok kesim tarafından eleştiriliyor. Bakan, EBU ile görüşmeler yaparak bu konudaki endişelerini dile getireceklerini ve daha esnek bir yaklaşım benimsenmesini talep edeceklerini vurguladı.

Eurovision Şarkı Yarışması'nda uygulanan tarafsızlık ilkesi, genellikle siyasi veya dini içerikli mesajların şarkılarda veya sahnede yer almasını yasaklıyor. Ancak, bu kuralın yorumlanması ve uygulanması zaman zaman tartışmalara yol açabiliyor. Brüksel hükümeti, bu kuralların çok katı bir şekilde uygulanmasının, sanatçıların kendilerini ifade etme özgürlüğünü kısıtladığına inanıyor.

Sanatçılar ve müzik endüstrisi temsilcileri de Brüksel hükümetinin bu tepkisini destekliyor. Birçok sanatçı, Eurovision'un sadece bir eğlence etkinliği olmaması, aynı zamanda önemli konulara dikkat çekmek için bir fırsat sunması gerektiğini savunuyor. Sınırlamaların kaldırılması veya hafifletilmesi, sanatçıların daha cesur ve yaratıcı eserler ortaya koymasına olanak sağlayabilir.

Brüksel'in bu çıkışı, 2025 Eurovision Şarkı Yarışması'nın ev sahipliği sürecini de etkileyebilir. Şehrin adaylığı, EBU ile yapılacak görüşmelerin sonucuna bağlı olabilir. Brüksel hükümeti, sanatçıların ifade özgürlüğünü koruyacak bir çözüm bulunmaması halinde, adaylıktan çekilme seçeneğini de değerlendirebilir.

Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Antonio Costa, Batı Balkan ülkelerine yaptığı ziyaretler kapsamında Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile bir araya geldi. Görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında Costa, Sırbistan'ın Avrupa Birliği'ne katılım yolunda tamamen kararlı olduğunu ifade etti. Costa, Sırbistan'ın bu kararlılığını memnuniyetle karşıladıklarını ve desteklediklerini vurguladı.

Costa, Sırbistan'ın AB katılım sürecinde ilerleme kaydetmesi için reformlara devam etmesinin önemine dikkat çekti. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü gibi alanlardaki reformların hızlandırılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Sırbistan'ın Kosova ile ilişkilerini normalleştirme çabalarının da AB katılım sürecinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Vucic ise, Sırbistan'ın AB üyeliği hedefinden vazgeçmediğini ve gerekli reformları yapmaya devam edeceklerini söyledi. Kosova ile diyalog sürecinde yapıcı bir rol oynamaya hazır olduklarını da dile getirdi. Vucic, Sırbistan'ın AB üyeliğinin bölgedeki istikrar ve refah için önemli olduğunu vurguladı.

Ziyaret kapsamında Costa, Sırbistan Başbakanı Milos Vucevic ve diğer üst düzey yetkililerle de bir araya geldi. Görüşmelerde, Sırbistan'ın AB katılım süreci, bölgesel işbirliği ve ekonomik ilişkiler gibi konular ele alındı.

Costa'nın Batı Balkan turu, bölge ülkelerinin AB perspektifini güçlendirmeyi ve katılım süreçlerine destek vermeyi amaçlıyor. Sırbistan'ın yanı sıra, Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Karadağ, Bosna Hersek ve Kosova'yı da ziyaret edecek.

AB'nin Batı Balkanlar'a yönelik stratejisi, bölgedeki istikrarı ve güvenliği sağlamayı hedefliyor. Bu kapsamda, AB, bölge ülkelerinin ekonomik ve sosyal kalkınmasına destek veriyor ve katılım süreçlerini kolaylaştırmaya çalışıyor.

ABD ve İngiltere, Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik ortak bir hava saldırısı başlattı. Bu operasyon, Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik Husi saldırılarına karşı bir yanıt niteliği taşıyor.

ABD Savunma Bakanlığı, operasyonun amacı hakkında yaptığı açıklamada, Husi milislerinin askeri yeteneklerini zayıflatmayı ve bölgedeki istikrarı tehdit eden saldırılarını engellemeyi hedeflediğini belirtti. Hedefler arasında komuta ve kontrol merkezleri, radar sistemleri, füze depolama alanları ve insansız hava aracı fırlatma rampaları bulunuyor.

İngiltere Savunma Bakanlığı da benzer bir açıklama yaparak, saldırıların uluslararası hukuka uygun olduğunu ve sivilleri korumak için azami dikkat gösterildiğini vurguladı. İngiltere'nin operasyona Typhoon savaş uçaklarıyla katıldığı belirtildi.

Husi yetkililerinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak Husi yanlısı medya kuruluşları, başkent Sana ve diğer bölgelerde patlama sesleri duyulduğunu bildirdi.

Bu ortak operasyon, bölgedeki gerilimi tırmandırabilir ve Yemen'deki iç savaşı daha da karmaşık hale getirebilir. Uluslararası toplum, taraflara itidal çağrısında bulunarak, siyasi bir çözüm bulunması için diyalog çağrısı yapıyor.

Kızıldeniz'deki Durum: Husiler, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına tepki olarak Kasım ayından bu yana Kızıldeniz'de ticari gemilere saldırılar düzenliyor. Bu saldırılar, küresel ticareti olumsuz etkiliyor ve nakliye maliyetlerini artırıyor. Birçok büyük nakliye şirketi, Kızıldeniz rotasını kullanmaktan vazgeçerek, gemilerini Afrika çevresinden dolaştırmaya başladı.

İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü önünde yapılan izinsiz gösteriyle ilgili bir açıklama yayımladı. Açıklamada, 14 Mayıs 2024 tarihinde saat 17.00 sıralarında başlayan eylemde, üniversite içerisinde çeşitli sloganlar atıldığı ve güvenlik güçlerinin ikazlarına rağmen eylemin devam ettiği belirtildi.

Valilik, gösteri ve yürüyüşlerin kanunlara aykırı olduğunu ve bu tür eylemlerin kamu düzenini bozabileceğini vurguladı. Yapılan açıklamanın devamında, eylemcilerin dağılmaması üzerine güvenlik güçleri tarafından müdahale edildiği ve toplamda 97 kişinin gözaltına alındığı ifade edildi.

Gözaltına alınan şahısların işlemleri devam ederken, konuyla ilgili detaylı soruşturma başlatılmıştır. Valilik, benzer olayların tekrar yaşanmaması için gerekli tüm önlemlerin alınacağını ve kamu düzeninin korunması için çalışmaların sürdürüleceğini belirtti.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olayla ilgili gelişmeler yakından takip edilmektedir.